28 Şubat 2011 Pazartesi

BUGİAD kırmızı ödülleri sahiplerini buldu, Justin Bieber gelemedi...

Yılın KOBİ’si ödülü verileceğini duyduğumdan gittim ödül törenine… Sponsor değildim, ödül alamadım, KOBİ’yi de göremedim…


Keyfim kaçtığından bu konuyu bir özetle geçiştirmek istiyorum.

Merinos Atatürk Kongre ve Düğün Sarayı’nın büyük salonu balkonlarına kadar doluydu… Konuklar arasında 70’lik dede de, 7 aylık sabi de vardı…

Genel tabirle Bursa Girişimci İş Adamları Derneği (Bugiad) ödül töreni, iş ve siyaset dünyasını bir araya getirdi… Lakin, konuşulanları kimse anlamadı…

Bugiad’ın sloganı olan “Birlikte geleceğiz” cümlesi ise kafa karıştırdı…

Program akışı çok ilginç manzaralara sahne oldu…

'Olaylı' merdiven mağduru sunucu yaşadığı tevatür travmaların etkilerini atlatamadığından olsa gerek eli dili dolandı…

“Şimdi sahneye çağıracağım isim…” diye başlayan ve süslemelerle zirve noktasına ulaşan anonsların sonunda sahneye çıkanların Shakira değil de, kent bürokratları olması hayal kırıklığı yarattı.

Törene geç gelen milletvekili Ali Koyuncu’ya “Hop geldiniz” demesi ise şaşkınlığına verildi. Ali Koyuncu bu gafın altında kalmamak için kendi seçim ısınma turu konuşmasında misilleme olarak “Girizgah” yerine “Bu girişgahdan sonra…” dedi… Bunun üzerine Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe “Bursa’nın en önemli konutu, pardon konusu” diyerek tüm bu yapılanların altında kalmayacağını gösterdi… Yılın Sporcusu ödülünü alan Bursaspor kaptanı Ömer Erdoğan’ın söyledikleri ise decoderimize ulaşamadığından çözülemedi, dudak hareketlerinden “Önümüzdeki maçlara bakacağız” dediği tahmin edildi.

Protokol Özen’i kırmadı…

Asıl bomba ise Yılın Girişimcisi Ödülü’nü alan diş hekimi Uğur Özen’di. Önce kalabalığı bezdiren bir planetaryum konuşması yaptı.

14 Şubat 2011 Pazartesi

Bobi cevap hakkını kullanıyor...

Sevgili Bobi severler…
Bir büyüğümüz teveccüh gösterip bugünkü köşe yazısında, geçtiğimiz günlerde Bobinizin kaleme aldığı birkaç cümleye yer vermiş…
Eyvallah…
Lakin, üzüldüm…
Telif alamadığım için değil…
Tarafsızlığını her şartta ve koşulda korumaya kuyruğunun selameti üzerine yemin etmiş olan Bobi’nin bazı güzel cümleleri ne yazık ki çıkarılmış, araya cümleler eklenmiş…

Açıklıyorum:

Bobi;
“En mert : İlhan Yeşilova (Ali Uğur lehine diğer listeden çekildiğini haykırdığı için)
En tarafsız: Hüseyin Özdilek (İki listede de yer alamadığı için)…
En şakacı : Sedat Çağlar (Soyadı nedeniyle en çok şaka yapıldığı için)
En çok terleyen:Hüseyin Durmaz (hiç yerinde durmadığı için)”

cümlelerinin sahibi değildir.

Kanaatimce bu büyüğümüzün kendi görüşüdür…
Araya karışmıştır…
Olur böyle şeyler…



Bobi severler endişe etmesin…

7 Şubat 2011 Pazartesi

Kazanan OSB, kaybeden personel oldu...

BTSO OSB seçimleri kazasız belasız atlatıldı. Listeler delindi, karma liste oluştu, birileri ispat için karşı oy pusulasını ağabeylerine gösterdi, birileri cebine konan pusulayı sandığa attı, birileri birilerini çizdi, birileri birilerini yazdı, birileri mesaj aldı, birileri kazandı…


Ama tek bir kaybeden oldu…

O da her iki adayın da giderleri yükselttikleri gerekçesiyle hedefi olan OSB personeli… Her iki aday da üyelere sosyal tesis sözü verirken, personel giderlerinin azaltılması taahhüdünde de bulundu. Herkes dayısının eteğine koştu… Bu kaos ortamında ben de köfte, pilav, salata üçlüsünde teselli arayarak, üzerine bir de limonlu Kınık maden suyu içtim. Bu arada kapalı alanlarda uygulanan sigara yasağı da seçim stresi nedeniyle delindi… Bir baskında devletin dış borcu kapatılırdı… Olmadı…

Velhasılı olabildiğince demokratik bir seçim oldu.

Seçimin En’leri ise şöyle şekillendi:


En sportmen: İlker Biliktü (Kış olimpiyatları döneminde listeler arası geçiş yaparak slalom kabiliyetini kanıtladığı için

En agresif: Haluk Hısımcıl (Taraftarlığı holiganlık boyutuna taşıyıp kırmızı yüzüyle sağda solda tartıştığı için

En rahat: İlhan Parseker (Koltuk koltuk gezip Joker kahkahaları attığı için

En tedirgin: Ali Uğur (Başına örülen çorabın esbabı mucibesini kestiremediği için

En terleyen: Hüseyin Durmaz (Elinde geçen BTSO seçimlerinden kalma mendiliyle gezdiği için

En bitaraf: BTSO OSB personeli (Her şekilde kabak onların başında patladığı için

4 Şubat 2011 Cuma

Rüyalar gerçek ol(ur)sa...


Ben de rüya görüyorum… Hem de her gece… Yalnız son zamanlarda rüyalarımın içerikleri değişti… Kobi’yi bulmayı bu kadar çok istemem rüyalarımı da etkiledi… Artık rüyalarımda kentin sanayicilerini görür oldum… Rüyamda gördüğüm kişilerle ertesi gün bir şekilde karşılaşmam, iletişime geçmem ise minik beynimin narin kıvrımlarında hafif bir “Yusuf, Yusuf” etkisi yaratmıyor değil…


Bu durumdan memnun muyum? Ne münasebet… Güneşli bir günde bir ağacın gölgesinde kenarları etli bir kemik parçasını oyalana oyalana kemirdiğimi görmeyi tercih ederim…

"Tehlikedeyim, rüya sigortası istiyorum!"


Ancak ne yazık ki rüyalarımın kontrolü henüz elimde değil… Henüz diyorum, çünkü “İnception” filmini izlediğimden beri bu konuda ciddi düşünce ve beklenti içerisindeyim.

İşin ilginci şu ki rüyalarımda gördüğüm kişileri bir sonraki gün karşımda görüyorum…

Yakın zamanda vukuu bulan bir hadiseyi hemen paylaşayım.

Hayır olsun, tekstil işiyle uğraşan sanayicilerden biri alçak bir duvarın üzerine oturmuş, ayaklarını aşağı sarkıtmış, üzerinde yeşil bir mont, benimle konuşuyor… Artık köpeğe alerjisi mi var da duvara tırmandı, yoksa benden mi tırstı, bilmiyorum…

Bana, karbon elyaftan tekstil ürünü yapmaya başladıklarını, bunun da Türkiye’de bir ilk olduğunu anlattı…

Sabah kalkıp patimi yüzümü yıkadım… Kafamı hızlıca sallayıp ayıldıktan sonra dolaşmaya çıktım. Kobi ajanlarından birinin yönlendirmesiyle bir süre sonra kendimi mevzu bahis fabrikanın önünde buldum. Karşımda da rüyamdaki zatı muhterem.