Devamsızlıktan kalan HÖ, af çıkınca okula geri döndü.
İhtarlara uymayarak 3 ay önce öğrenciliğine son verilen HÖ, babasının Milli Eğitim Bakanı’na kadar giderek görüşmeler yapması sonucu sınıfına dönme hakkını kazandı.
HÖ, dün ilk kez okulun kapısından içeri girdi. Diğer bütün öğrenciler toplanmış, kendi aralarında derslerden falan bahsederken, HÖ önce yoklama kağıdının olduğu masaya giderek sınıfına döndüğünü resmi olarak tescillettirmek istedi.
İlk hayal kırıklığını da burada yaşadı. Sınıf listesinde adını göremeyen HÖ, sınıf başkanını beklemeye başladı. Yardımcılarıyla birlikte konuşanları ve afacanlık yapanları hiç acımadan tahtaya yazan sınıf başkanı, karşısında 3 ayda daha da büyümüş, gelişmiş olan HÖ’yü görünce önce bir durakladı.
Ardından başını 30 derece sağa eğip, ellerini ve omuzlarını “Örtmen ismini yazmamış. Ben ne yapabilirim ki… Ama istersen gel, sıranın altında saklarız seni” manasında senkronize bir şekilde kaldırdı.
Zaten üzüntüsünden 3 aydır kendini süt içmeye vererek iyice irileşmiş olan HÖ, öfkelenerek, tıpkı yazar EŞ’in kitabında anlattığı siyah süte dönmeye başladı. Oysa HÖ, bu 3 ayda boş durmamış, Londra’nın Westfield takımında sol bek olmayı başarmış, ayrıca attığı çalımlarla Türkiye’de de takdir görmüş, pek çok ilde adına alışveriş mağazaları açılmıştı. Tüm bu başarılara rağmen biricik sınıfına giremiyor olması ona elbette ki fazlasıyla dokundu. Onu daha fazla kızdırmadan adını yoklama kağıdına eklediler de HÖ, sınıfa öğretmenden önce girebildi.
İlk gün heyecanıyla öğretmenin anlattığı bazı derslerde parmak kaldırmayı başaran HÖ, sınıf başkanıyla kendini bir tutup 30 dakikalık bir konuşma yaparak 3 ayın acısını çıkardı. Bu arada yıl içinde yapılması planlanan sınıf gezilerine de muhalefet etti. O esnada Bobi’nin zihninde bir flashback patladı. İki kafadar öğrencinin bir diğerinin gayrı resmi yavuklusunu görmek için özel uçakla Dam’a çıktıklarına dair bir söylenti…
Söylenir…
Bizi bağlamaz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder