1 Aralık 2011 Perşembe

Otomobilin Mercedes’i, sigaranın Marlboro’su, gazetenin Dünya’sı…

“Kaliteyi ucuza almak” ifadesinin gerçekliğine inanan varsa yanılıyor…

Marka değeri, kalite gibi kavramlar pahalı kavramlardır. Çünkü oluşturulması zordur.  

Gerçi, pahalı olan her şey iyi midir, o da tartışılır…

Günümüz dünyasında at izi Bobi izine karıştığından neyin ne olduğunu kestirebilmek zor.

Kafalarda yapılmaya çalışılan eder/bedel değerlendirmeleri ise sonunda berdele bağlandığından kimse ortaya çıkan çarpık kişi/tüketim ilişkisini eleştirme mecalini kendinde bulamıyor.

Konuyu nereye getireceğim…

Kobi’yi ararken dolaştığım yerlerde patronlar genelde dünya ahvalinden dem vuran turuncu/pembe bir gazete okuyor.

Dikkatimi çekti, araştırdım… Ekonomi, politika olduğuna göre, içinde de bir iki Kobi kelimesi geçtiğine göre, bu gazete Kobi’yi tanıyor olabilir, hissine kapıldım…

Alacaktım…

Bulamadım…

Yok sattığından değil…

Kişiye özel olduğundanmış…

Bir nevi butik hizmet…

Fiyatı da bugünden itibaren yıllık 415 TL’ymiş…

Bayiden alırsan 2.25 TL…

Bobi’in parası yetmedi… Böldüm, çarptım, olmadı…

“Türkiye’nin en pahalı gazetesi” dedim…

Yalan değil…

Sonra muadili var dediler...

İlaç gibi yani…

Baktım, Financial Times…

FT, Londra Menkul Değerler Borsası (London Stock Exchange) ve dünya pazarlarında kullanılan tek mali gazeteymiş…

Tek farkı fiyatı…

Türkiye’ye 1 yıllık aboneliği 711 Euro, Hollanda’da 657 Euro, Yunanistan’da 743 Euro, Katar’da ise 1.008 Euro…

Bu da muadil ilacın yan etkisi olsa gerek…

Artık, ağzında ıslatmadan bir Financial Times getiren köpek, terlik getirenden daha itibarlı…

Mülkiyet, üretim ve gelir çerçevesinde şekillenen sınıf ayrımının hayvanatta tezahürü…

Her ikisini getirebilen zaten köyde muhtar…

O kadar para verip okunuyorsa bir gazete, elbet Kobi’nin yerini de bilir…

Takibe devam…

Buradan çıkardığım sonuç ise;

Gayrı organik domates “normal” domatesten evladır…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder