28 Mayıs 2010 Cuma

Teşekkürler Müfettiş Gadget...

Fabrikalara girmek ve hem Kobi’yi, hem de kemiği aramak öyle zor ki… Bunun için öncelikle kendime iyi bir neden uydurmalıyım… Fabrikaları gezmeli, sahipleriyle konuşmalı, onlar firmalarını anlatırken ben de toplayabileceğim kadar ipucu toplamalıyım… Bu nedenle sanayide araştırma yapan bir gazeteci kılığına girdim… Kamufle olmamdaki başarıyı Müfettiş Gadget’ı bin bir beladan kurtarmayı başaran akıllı hemcinsime borçlu olduğumu itiraf etmeliyim… Sözü uzatmayayım…

İlk durağım Bursa OSB’de alüminyum döküm ve karoser üretimi yapan Doğasan oldu. Karoser de nedir, diyeniniz olur diye açıklıyorum… Karoser araçların sacdan yapılan dış kısmı… Kamyon kasası, otobüs gövdesi gibi…



Tesisin içine girmeden önce çevresine şöyle bir bakındım… Bitişik komşunun lunapark oyun grupları üreticisi Starpark Ltd. Şti.’nin sahibi Galip Sakder olduğunu öğrendiğimde aslında biraz heyecanlanmadım değil. İçeri girebilsem kendisine iki çift lafım olacaktı… Öncelikle Efteling, Disneyland gibi devasa eğlence ülkelerini (eğlence parkından öte, hepsi birer şehir, ülke gibi) gezip gören benim gibi bilge ve eğlenceye düşkün bir köpek, bu coğrafyadaki eğlence parkçıklarından pek keyif alamıyor… Efteling’de bir droomvlucht, python, pirana yapan bir daha iflah olmuyor… Bunları anlatıp kendilerine önerilerde bulunmam gerekirdi… Yine bir gün gazeteci kılığında kendisinden randevu alıp bu konuyla bizzat ilgilenmeyi planlıyorum…

Asıl görevime dönüp firmaya girdim…
Doğasan’ın sahibi Murat Yuvakuran gizli görevimden bihaber güler yüzle karşıladı beni… Tesisi gezdirdi… Şu insansoyunun yapmayacağı yok… Benim de göreceklerim ne çok…

Meğer Murat Beyler; otobüs, midibüs, minibüs, ticari araç ve tırlar için dorse, kapalı ve açık kasa parçaları ile bağlantı elemanları yapıyorlarmış… Meğer firma çok eskiymiş… Naysan adı altında 1964 yılında Nihat Aydın tarafından kurulmuş… 1971 yılında oto yan sanayi alanında üretimleri konusunda kendini geliştirerek karoser ve yedek parçaları üretimine başlamış… Sonra bir isim değişikliği… Tırsan için sac aksam presleri, tır kasası kapakları, hız kesici yol asfalt butonu, alüminyum tutamak, açma kolu, askı takozu, tavan ve taban sportu, kelepçe gibi üretimler yapıyormuş… Karsan, Güleryüz, Temsa, Oto Trim, Gözükara gibi firmaların boru bağlantı elemanlarını tedarik ediyor, yıllık 50 ton alüminyum tüketiyormuş…

Bağlantı elemanı deyince zihnimde bir şey canlanmadı önce… Ama tesisi gezerken her şeyi anladım… Bu bağlantı elemanı dedikleri şeyler, hani insanların kalabalık bir şekilde ve genellikle somurtarak bindikleri şu dört tekerli otobüsler var ya, onların içinde insanların tutunmasına yarayan boruların birbirine bağlanma yerleriymiş… Hafif raylı sistemlerde de kullanılıyor… (O rayların nasıl oluyor da hafif olabileceğine aklım ermiyor ya neyse…)

Büyük kazanlarda önce alüminyum eritiliyor, kalıplara dökülüyor… (Firmadan aşırdığım erimiş alüminyum parçasını da buradan yayınlayacağım…) Bu alüminyum eritme işi öyle “eridi, gitti” gibi bir durum değil… Sıcaklıklar 1200 - 1650 °C’lere kadar yükselebiliyor… Maazallah içine düşsem tırnağım kalmaz… Bu tip bir üretim bilimsellik ve cesaret gerektiriyor…

Kalıplardan çıkan parçaların çapakları alınıyor… Bir grup insan parçaların üzerine vida delikleri deliyor ve parlatıyor… Ardından sarı sarı boyanan parçalar otobüslere hazırlanmış oluyor… Hummalı bir çalışma… Çalışan devasa makinelerin gürültüleri… Kocaman bir otobüsün olmazsa olmaz küçücük parçalarının özenle (onlar “0” hata diyor) üretimini görmek yakından görebilmek…

Kendime sordum: Her gün, her an, ülkenin değişik yerlerinde bu ve benzeri ayrıntılara değen milyonlarca insandan kaç tanesi acaba merak ediyor, hayatına değen ayrıntıların nasıl meydana geldiğini?

Kendimi kınadım: 3 bin 800 metrekarelik tesisin her yerini gezdim ama ne Kobi’ye ne de kemiğimin gömülü olabileceği yere ilişkin bir emareye rastladım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder