17 Aralık 2010 Cuma

Bursalı sanayicilerin “verimlilik” artırmadaki radikal çözümleri

Soğuk havalarda ısınma turları atan Bobi, fabrika fabrika dolaşıp hem Kobi’yi, hem de minder sereceği bir kalorifer dibi arar…

Soğuk kış günlerinin en iyi tarafı sıcak fabrikaları gezmektir. Ancak kriz Bursalı sanayicileri verimlilik ve maliyet düşürme konularında çeşitli uygulamalara ittiğinden sıcak fabrika bulmak bugünlerde iyice zorlaştı. Yine de havaların tek haneli rakamlara düşmesine, eksilere göz kırpmasına rağmen Kobi’yi arama gayretim sürüyor… Bugün Bobileaks edasında pati donduran bazı tesisleri deşifre etmeyi planlıyorum…

Ancak öncelikle açıklamak istediğim bir husus var.

Patronun odası neden soğuktur?

Patronun odasının soğuk olmasının birkaç sebebi vardır.

İlk varsayımım:
Patron çok cimridir, meslek edindirme kurslarına gönderdiği Eskimoları kalifiye eleman olarak üretime katar, kendisi de başlarında durur. Daha fazla kar, daha çok üretim için tesis içinde Adolf Hitler gibi oradan oraya dolanan patronun gerilmiş kasları soğuğu geçirmesini engeller. Bu nedenle odasını ısıtma gereği duymaz.

İkinci varsayımım:
İşler yolunda, üretim normal, satışlar süperdir. Patron kendini bazı meclis üyesi arkadaşlarıyla öğlen yemekleri, ikindi çayları, sabah koşularına verir… Odasına da pek uğramadığından ofis çalışanları ellerini vicdanlarına koyarak enerji kaybının önüne geçmek ister ve odanın kaloriferlerini kapatır. Bu nedenle davetsiz giden bir misafir jest olsun diye önce patronun odasına alınır, ardından da patron gelene kadar dayanıklı olup olmadığı test edilerek, ölüme terk edilir.

Üçüncü varsayımım:
Patron, işler iyiyken hovardalık edip kocaman oda yaptırmıştır. (Tekstilci olması muhtemeldir) Kriz patlayınca da verimlik derdine düşüp koca odayı ısıtamayacağını anlamış, tepesine bir Ufo, sekreterin ayaklarına da çift telli bir ısıtıcı alıp sorunu çözmüştür. Ancak bunlar lokal çözümleridir. Alan genişledikçe etkisi azalır.

Dördüncü varsayımım:
Oda ve borsaların “verimlilik” üzerine yaptığı seminerlerde beyni bulanan patron, düşük kur, yüksek faizin maliyetler üzerindeki etkilerini seminerlerden aklında kalan “Verimlilik” yöntemleri kırıntılarıyla gidermek ister. Bina yalıtımı maliyetli olacağından kendini yalıtmak suretiyle, tercihen yün içlik giyerek verimlilik çalışmalarına odasından başlar. ‘Ön teker nereye, arka teker oraya’ fikri ve zikriyle çalışanlarına ve ziyaretçilerine örnek olmak ister.

Soğuğun ziyaretçi üzerindeki etkileri:
Soğuğun etkisiyle gözkapakları ağırlaşan misafirin Kirâmen Kâtibîn melekleri sağdan ve soldan harekete geçerek uyarılar yollamaya başlar. Bu uyarılar misafirin ömrü boyunca izlediği tüm “karda dehşet” minvalindeki filmlerin bir şerit halinde gözlerinin önünden geçmesine neden olur. Bunun sonucunda kişi tüm bu filmlerden bilinçaltına yerleşmiş olan “Uyuma, donarsın!” repliğine tutunur. Replik uzar, “uyuyanın üstüne kar yağar”, “donma ölürsün”, “ölme gömülürsün” şeklinde Elm Sokağı’na kadar uzanır.

Sevgili Bobi takipçileri…

Pati donduran firmaları bir sonraki yazımda deşifre edeceğim…

Varsayımlarınızı bekliyorum…

Yok mu artıran?

3 yorum:

  1. Patronun uğurlarken sarfettiği "Misafirler çok kalmasın diye salonları soğuk tutar küçük tabureler koyarlarmış" sözünden yola çıkarak varsayım yaratılabilir gibi geldi.

    YanıtlaSil
  2. Sıcak kanlı bir bayan gelsinde odayı ısıtsın diye bekler....

    YanıtlaSil
  3. gelen giden gazetecilere karşı bir savunma sistemi olabilir....

    YanıtlaSil