Geçtiğimiz günlerde Bursa Valiliği ve Uludağ Üniversitesi’nce Hıristiyanlar için önem taşıyan konsül toplantılarından ilkinin yapıldığı yerin belirlenmesi amacıyla düzenlenen “Uluslararası İznik 1. Konsül Senato Sarayı’nın Lokalizasyonu Çalıştayı” yapıldı. Duyduğum kadarıyla konsülün toplanma yerini tespit edip, bölgeyi inanç turizmi yönünden cazip hale getirecek, hatta ikinci bir Efes yapacaklarmış…
Yapılan çalıştaya davet edilseydim eminim I. İznik Konsülü’nün toplanma yerini keskin koku alma duyum ve gözlem yeteneğim sayesinde bulabilirdim… AKUT’tan da Nasuh Mahruki’yi çağırırdım ki arama kısmını çabucak halleder, kurtarma kısmını da İznik Gölü kenarında pusuya yatıp havaların ısınmasıyla don paça kendini suya atan yurt insanını takip ederek ifa eder, sıcaklarla birlikte artan boğulma olaylarının önüne geçebilirdik. Böylece ilçe ve tarih ve dinler arası diyalog için ciddi katkı sağlamış olurduk. Ancak dediğim gibi çağrılmadım…
Yetkililerin bu düşüncesizliğinin üzerine gidecek değilim.
Ha Hasan kel, ha kel Hasan…
Yalnız çalıştayda arama kurtarma çalışmaları yerine kavram tartışmalarına gidilmiş, şaşırmadım…
Türkiye’nin Vatikan Büyükelçisi Prof. Dr. Ha Hasan kel, ha kel Hasan… Hasan’ın saçsız olduğu gerçeğini değiştirmiyor… Hatice’ye değil, neticeye… Sonuç: toplantı yerini kimse bilmiyor… Bir ara yine toplanıp, bakılacak…
İnciraltı değil, Bağ-Kur konutları arkası
Halk, Senato Sarayı’nın İznik Gölü kıyısında bulunan İnciraltı mevkisinde bulunduğunu söylerken, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Bizans Sanatı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ara Altun ise “Saray ve piskoposluk yerlerini, bir merkez olarak ele alırsak, büyük bir yerleşim alanı ortaya çıkıyor. Bu büyüklükteki Senato Sarayı, ilçe merkezinin doğusunda, şimdiki Bağ-Kur konutlarının arkasındaki bölgede olması ihtimallerini güçlendiriyor” demiş. Bu açıklamalar beni kuşkuya sevketti. Bence yöre halkı; “Şimdi bunlar senato sarayını bulduk diye ilçenin orasını burasını kazacak, bulacak, bulamayacak, ödenek azlığından kazılar uzayacak, ilçe köstebek istilasına uğramış tarla gibi olacak, Bağ-Kur konutları kalkacak, orada yaşayan halk öküzünü kaybetmiş buzağı gibi oradan oraya sürüklenecek. İyisi mi biz göl kıyısında diyelim de oraları kazsınlar” diye düşünmüş ve bilim insanlarını oraya sevketmeye çalışmış olabilir.
Bu iş böyle olmaz…
Ayrıca bence bu tip bir araştırma için daha fazla saha insanına ihtiyaç vardır. Bunun için de masraftan kaçınmamak gerekir. Mesela öncelikle beni çağırıp benimle birlikte çalışmaları için Dexter’ı, CSI NY’dan birkaç iyi adamı, ajan Chuck’ı, Desperate Housewifes’dan az desperate olan birkaç ablayı, Gossip Girl’den baygın bakışlı Chuck Bass ile dedikoducu kızı, Heroes’dan şekilden şekle girmekten beyni sulanmış bir iki heroyu bir araya toplasaydık çok daha verimli bir arama harekatı gerçekleştirebilirdik. Böylece ilçenin turizm potansiyeli daha ortada bir şey yokken bile artmış olurdu.
Konsül notu: Birinci İznik Konsili M.S. 325 yılında İmparator Konstantin tarafından Roma İmparatorluğu’nda resmi din olacak Hıristiyanlığın içerisinde tartışılan bazı konuları netleştirmek amacı ile toplandı. İznik Konsülü’nün ana konusu Mesih İsa’nın gerçek Tanrı olup olmaması idi. İznik’te toplanan kilise önderlerinin büyük çoğunluğu Mesih İsa’nın gerçek Tanrı olduğu fikrini pekiştirdiler. Konsülde bu konuda onaylanan İznik İnanç Bildirisi bugüne kadar Katolik, Ortodoks ve Protestan Kiliselerin ortak olarak kabul ettiği metinlerdir.
En dip not: Konsil, Konsül ikisi de kullanılıyor… Word konsil kelimesinin altını kırmızı çizip konsol kelimesini öneriyor… Aman dikkat!
zaten bitmedi bu dialoglar dinler arası,diller arası ama nedense insanlara bir faydası olmuyor sadece kuru bir kavram sende unutuldum diye üzülme zaten bir şey çıkmazdı
YanıtlaSilVayyy konsolculara bak hele :))) İyi fikir baya bi insan gelir yurt dışından ama bide gelip böyle güzel yerleri görüp gitmezlerse, ya bizim başbakanın söylediklerini ciddiye alıp 3 er çocuk yaparlarsa... Yandık nüfus partlaması olmasın bobi :))
YanıtlaSil