Nesib (Giriş):
Aklımda kalan sahnelerden biridir. Yıl 1984, siyah beyaz televizyonların en karlı halinde haberleri izliyoruz. İndira Gandhi koruması olan Sih muhafızlar tarafından Yeni Delhi’de öldürülmüş… Yerine 1991 yılında kurban gideceği suikasta kadar başbakanlık yapmak üzere oğlu Rajiv Gandhi getirilmiş… İndira Gandhi’nin tabutu omuzlarda taşındıktan sonra ağaç dallarından yapılma bir yükseltiye konur ve bir kibrit çakılır…
Trajik gibi görünse de aslında olası bir ritüel… Nüfus kalabalık olunca gömecek yer nereden bulsunlar… Ganj suyuna versen cenaze rezil olur… İyisi mi yakalım gitsin…
Gandhi deyince akıllara “Ulu Ruh” Mahatma Gandhi gelir ki bu hatun kişiyle isim benzerliği dışında bir alakası yoktur… Hatta izledikleri siyaset taban tabana zıttır… Gandhi Kemal ile ise hiçbirinin alakası yoktur…
Girizgâh (konuya giriş için uygun bir ortam hazırlama):
Kayıp adayı ve sevgili dostum Kobi’yi bulma yolculuğum sürerken, ilginç şeylere rastlıyorum. Bursa sanayi gelişmişliği bakımından Türkiye’nin önde gelen kentlerinden biri. Özellikle de otomotiv, gıda, tarım, makine gibi alanlarda başı çekiyor diyebiliriz. Bu nedenle sadece ülkenin değil dünyanın pek çok yerinden pek çok insanı ağırlıyor Bursa. Özellikle otomotiv endüstrisinin Bursa’daki gücü pek çok yabancı yatırımcının ile olan ilgisini artırıyor. 2009 yılında yoğun olarak yaşanan krizin ardından dünyanın “ekseni” kayıverince daha çok doğu ülkelerinden misafirler ağırlıklı olarak kente gelir oldu.
Mehdiye (Övgü):
Neyse efendim, bir grup Hintli vatandaş ilimizin sanayisi hakkında bilgi almaya geldi bugün. Girizgahın nedeni de budur. Fark ettim ki Hintliler neşeli insanlar…
Gördüğüm 17 Hintlinin de, akşam içkiyi fazla kaçırmış ve bağırsakları bozmuş olmalarına rağmen, yüzü gülüyordu… Türk insanının misafirperverliği işte… Dur durak dinlemez, sofrasına bir oturan bulunca, yedirir de yedirir… Bu adamın kültürü farklı mıdır? Hava değişiminden yedikleri dokunur mu, düşünmez… Bu inci dişli Hintli kardeşler de Türk misafirperverliğine kurban gitmiş… (Yoksa angus etinden yapılan İskender mi dokundu bilemiyorum!) Bize gelen Hintliler fiziken ince yapılı, normal olarak esmer tenli, her Hintli gibi İngilizcesi anlaşılabilir olanlardı… Denizi çık, ülkenin yüzölçümü 3 milyon kilometrekare, nüfus ise 1 milyar 200 milyon tahmin ediliyor… Yani adam başına ülkede 0,0025 kilometrekarelik bir alan düşer ki toplu taşıma araçlarının neden bu kadar toplu bir görünüme sahip oldukları bu şekilde açıklanabilir. Bursa ovasını gören Hintli kardeşlerde de psikolojik bir rahatlık hasıl olmuş ki, bağırsaklar hareket alanı bulunca “Avaramuuu nı nınınııı nı, avaramu nı nınınııı nı” diye ister istemez sapıtmış olabilir. Hindistan’a giden anlatır, “Uçaktan indik, kokuyor her yer… Yiyecek bir şey bulamadık” falan diye… Bunlar beyaz adamın ve beyaz adamı haklılayarak şirin görünmeye çalışan doğu-batı arasında kalmış gri adamların aşırı reaksiyonudur… Git Demirtaş’taki arıtma tesisi civarına, orası da kokar… Koku bu, tutamazsın, zapt edemezsin…
Fahriye (Şair bu bölümde kendini ve şiirini över):
Kendimi övmeyi sevmem!
Tegazzül (monotonluğu kırmak için yazılan gazel):
Yalova İl Tarım Müdürlüğü’nden bildirildi:
“Çiftçilerimize anızlarını yakmayınız diyoruz, bu konuda daha hassas davranacağınızı ümit ederek ürününüzün bol kazancınızın bereketli olmasını diliyoruz.” (Monotonluğu kırdı değil mi?)
Taç (Şair bu bölümde mahlasını kullanır):
Yapım itibariyle meraklı, bir o kadar da şüpheci bir Golden Bobisi (Dikkat! Mahlas var!) olduğumdan gerek yurtiçi gerekse yurtdışından ilimize gelecek olan turistlere faydalı bilgiler verebilmek için bu akşam Küreklidere Şelalesi’nde incelemelerde bulanacağım…
Dua (Kasidenin son bölümü):
Allah Hindu kardeşlere zeval vermesin… İkili ilişkilerimiz artsın, ihracat tavan yapsın, eskisinden geçtim, Yeni Delhi kardeş şehrimiz olsun… Haydarpaşa’dan Haydarabad’a tren seferleri konsun… Hindistan’a vize kalksın, cepler Rupi’yle dolsun… 1 Euro 1 Rupi olsun… Dalai Lama bize de gelsin… Amin…
gülmekten çatladık var olsun, nur olsun hindular
YanıtlaSil